anasayfa
Prof.Dr.Necmettin ERBAKAN` ın Önsözü:
A) I- 20. ASIR BÜYÜK OLAYLARA SAHNE OLMUŞTUR.
II- 20. ASIRDA CEREYAN EDEN ÖNEMLİ OLAYLARDAN ALACAĞIMIZ DERSLER
I- 20. ASIR BÜYÜK OLAYLARA SAHNE OLMUŞTUR.
20. Asır 3 mühim hadiseye sahne olmuştur:
1. 1914-1918 yıllarında Birinci Cihan Harbi
2. 1939-1945 yıllarında İkinci Cihan Harbi
3.1990-2000 yıllarında bölgesel savaşlar:
Körfezde, Balkanlarda ve Kafkaslarda yaşanan savaşlar
Bu savaşlar bir yan Dünyadaki önemli değişimlerin sonucu olarak meydana geldiği gibi, diğer yan da bu savaşlar bizzat dünyamızda büyük değişimlere sebep olmuştur.
Öyle ki ; Bir asır boyunca insanlık adeta yanlışları ısrarla yerleştirmeye kalkışmış, diğer yan ise bu yanlışların huzur, barış ve saadet getirmediğini acı bir şekilde görmüş, netice itibariyle bütün bir asır boyunca, yaşanan acılardan sonra ders alınacak çok mühim sonuçlar ortaya çıkmış ve fakat yanlışlar denendiğinden 20. Yüzyılda insanlık bir türlü beklediği, özlediği, huzur, barış ve saadete kavuşamamıştır.
Nitekim,
20. Asra girildiği zaman bu asrın başlangıcında "imparatorluklar"ın hakim olduğunu görüyoruz.
Yeryüzünde 4 büyük imparatorluk hakim durumda idi. Bunlar Osmanlı Devleti, Rus Çarlığı, İngiltere Krallığı ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğu idi.
Birinci Cihan harbi bu imparatorluklara son verdi. Bu otoritelerin yerine bazı ülkelerde faşist diktatörlükler geldi.
İkinci Cihan harbine kadar süren çeyrek asırlık bir dönem bu ülkelerde bir "diktatörler dönemi" oldu. Böylece bir Stalin, Hitler, Mussolini ,Franko dönemi yaşı. Bunların "faşizm" ve "baskıları" insanlara büyük zulümler yaptı. Bu zulümlerin sonucunda ikinci Cihan harbi çıktı.
İkinci Cihan harbinde insanlar çok büyük acılar çektiler. İkinci Cihan harbi bu diktatörlere karşı yapılmış topyekün bir savaştır, ikinci Cihan harbi bu diktatörlüklere son verdi. Çünkü bu savaş faşizmi ve baskıyı ortadan kaldırmak, hürriyet, insan hakları ve demokrasiyi yeryüzüne hakim kılmak için yapıldı.
6 sene süren ve insanlığın unutulmayacak büyük acı ve kayıplarına sebep olan İkinci Cihan harbinden sonra insanlık topyekün Hürriyet, insan Haklan ve Demokrasinin tesisi için uzun yıllar mücadele verdi.
Bu mücadele 50 yıldan beri sürmektedir ve halen de devam etmektedir.
Bu mücadelede kısa sürede arzu edilen sonuca ulaşılamamasının sebepleri şunlar olmuştur:
Önce bir defa ikinci Cihan Harbinde diktatörlerin hepsi temizlenemedi. Çünkü Stalin kaldı. O diktatörlüğünü ikinci Cihan harbinden sonra da devam ettirdi.
Bu yüzden yeryüzünde 1945 ten 1990 yılına kadar bir soğuk harp dönemi yaşı. Bu döneme rağmen bütün insanlık takriben 50 yıl boyunca hürriyet, insan haklan ve demokrasi hususunda büyük gayretler sarfetti. Önemli adımlar atıldı.
Bu adımların nirengi noktaları olarak şu hususları saymakta haklılık
vardır:
1-1945 yılında İnsan Hakları Beyannamesinin neşrolunması ve bunu takiben 1947 yılında (BM) Birleşmiş Milletler Teşkilatı`nın kurulması.
2-1949 Nato`nun kurulması. Nato`nun bir savunma teşkilatı olarak hürriyeti, insan hakları ve demokrasiyi korumak üzere kurulmuş olması önemlidir.
3- Soğuk harp döneminde insan haklan konusunda Ruslarla anlaşmak mümkün olmuyordu. Çünkü Ruslar insan haklarını kendilerine göre değişik şekillerde tarif etmek, faşizm ve baskıyı devam ettirmek istiyorlardı.
Bunun üzerine Avrupa ülkeleri "biz kendimiz ayrıca insan haklan beyannamesi neşredeceğiz" dediler ve "Avrupa İnsan Hakları Beyannamesini" neşrettiler. Buna dayanarak ta (AİHS) Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi yürürlüğe kondu ve (AİHM) Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi kuruldu.
4- (AİHS) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini takiben, 1957 senesinde Avrupa Ortak Pazarı, Avrupa Birliği olarak çalışmaya başladı.
Bu birlik (AİHS) Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesini temel olarak almıştır.
5- Ve bütün bu gelişmeler karşısında daha fazla kapalı kalamayan Sovyetler Birliğinde Perestroika/Glasnost hareketlerinin başlaması ve bunun sonucu olarak Sovyetler Birliğinin dağılması,
Bu gelişmeler üzerine temenni olunuyordu ki. yeryüzünde artık barış, huzur, demokrasi ve insan haklan hakim olsun, ama ne yazık ki, bu gerçekleşemedi.
Çünkü Sovyetlerin dağılmasından sonra Batı liderleri barışa dayalı bir dünya kurulması yerine, yine düşmanlığa dayanan bir dünya kurulması yoluna saptılar.
Bunun en açık delili, 19901ı yılların başında, İngiltere Başbakanı Margaret Teacher`in İskoçya`daki NATO toplantısında yaptığı konuşmadır.
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra "Şimdi ne yapacağız, Nato’yu fesih mi edeceğiz ?" sorusuna Teacher: "Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Bizim yasayabilmemiz için mutlaka bir düşmanımızın olması lazımdır. Sovyetler Birliği dağıldı ve düşman olmaktan çıktı. Onun yerine yeni bir düşman koymamız gerekiyor. Bu yeni düşman İSLAM olacaktır." Cevabını vermiştir.
İşte, ne yazık ki yeni oluşuma böyle yanlış yol gösterilmiş olması yeryüzünde barışın tesis edileceği yerde dünyanın en hassas bölgelerinde yeniden savaşların başlamasına sebep olmuştur. Önce İran-Irak Savaşı, sonra Körfez Savaşı, sonra Bosna katliamı, sonra Azerbaycan ve Çeçenistan katliamları, bütün bu savaşların hep Müslüman topluluklara karşı yapılması ve birçok Müslüman ülkelere uygulanan çeşitli ambargolar, Somali`de Rua`da açlıktan ve sefaletten hayatlarını kaybeden insanlara karşı Batının duyarsızlığı, bütün bu olanların hedefinin nedense hep Müslümanlar olması dikkate alınacak ve Teacher`in yukarıda bahsi geçen sözleriyle birlikte değerlendirilecek olursa Batıdaki oluşumların neden başarıya ulaşamadığı kolayca anlaşılır. Bu tablo karşısında şimdi yeryüzünde huzur, barış ve saadetin tesisi için, artık bu yanlışların yapılmayacağı yeni bir yola girilmesi, doğrulara dönülmesi zorunluluğu ortadadır, işte 21. Asrın başında bu konuda yeni hedefler belirlenirken geçmişte yapılan bu yanlışların tekrar edilmemesi ve bunlardan bir takım dersler almak zarureti vardır.
II. 20. ASIRDA CEREYAN EDEN ÖNEMLİ OLAYLARDAN ALACAĞIMIZ DERSLER
1. SAADET İÇİN "MATERYALİZM DEĞİL MANEVİYATÇILIK" ESAS ALINMALIDIR.
Zira totaliter rejimlerdeki tüm baskılar, materyalizmin ve Darvinizm felsefesinin bir sonucudur. Darvinizme göre, Kuvvetli ırkların zayıf ırkları yok etmesi doğanın bir gereğidir. Tekamül için ortada bir düşmanın olması ve bu düşmanla devamlı savaşılması hayatın kanunudur. Bu yüzdendir ki bütün totaliter rejimlerde diktatörler hep bu yanlış zihniyetin etkisi altında kalmış bu zihniyetin egemen olması için gayret göstermiş, materyalizme saparak maneviyatı yok etmeye çalışmıştır. Ama bu asrın sonunda bir yan meydana gelen ilmi gelişmeler, Darvinizm ve materyalizmin